Miami, 15 senelik Küba devrimi müddetince 500 bin'den fazla Kübalı göçmene kapılarını açarak metropol haline gelen çok kültürlü bir sahil kenti. 1990'lı yıllarda Versace skandalları ve Moda dünyası ile Dünya Sosyetesi'nin göz bebeği haline gelen , New York'lu emeklilerin ve Kanadalı tatilcilerin kışın gürültüsünden kaçıp, evlerine sığındıkları ve Yılbaşı dönemi'nin en canlı sezonlarına ev sahipligi yapan, o meşhur şehir...
Amerika'ya ilk gelişim 1982'deydi. O zaman'dan bu yana Florida'nın yapısı da değişti. Çok daha fazla aile düzeni ve çok daha az insan ve göçmen vardı. Şimdi ise Miami kızımın (Anjelik) yaptığı çalışmalarda ve istatistik raporlarında evsizlere yapılan işkence'de 50 eyalette ne yazık ki 1. sırada yer alıyor. Burada city dedikleri bir yapılandırma var. CITY' ler yani belediyeler kendi kurallarını uyguluyor. Federal (temel) hukuk yasaları'nın altında tüm eyaletler gibi bölgelerde de cezalandırma ve yasa yürütme sistemi değişiyor. Meselâ çok sesli NBA maçlarının yapıldığı, ünlülerin görüntülenmek için on binlerce dolar harcıyarak ön sırada yer aldığı o meşhur Amerikan Airlines Arenası... Şehir merkezi'nin tam ortası... Hava karardıktan sonra onlarca evsize, suçluya yataklık yapıyor. Orada uyuyorlar ve gündüz yerini patenli, bisikletli, güzel giyimli insanlar alıyor. Burada evsize para vermek 60$ ile hapis cezasina kadar gidebiliyor. Niçin mi? Cünkü çoğu insan onları zehirlediği için bunun önüne para cezası koyarak geçmeye calışmışlar!
Biraz kuzeye dogru gidelim, bir zamanlar Hollywood'un en gözde çifti Bruce Willis ve Demi Moore ... Gazetelerin yazdığı çok meşhur Penthouse... Ve Amerika'nın Venediği olarak anılan Fort Luaderdale'in bembeyaz sahili... Ev fiyatları uçurum. Sahilde 20 milyon dolardan 1 milyon dolara kadar ev bulabilirsiniz. Türkiye'ye benzemeyen yanı ise bölge bölge, semt semt olmayışı. 3 cadde geride 70 bin dolara daire satılırken, biraz ilerisinde ise polisin girmekten hoşlanmadığı suç oranı yüksek bölgeler de var. Miami de ve Güney Florida'da çok şaşalı ve lüks binaların hemen arkasında büyük yoksulluk gizli.
Kızım Türk konsolosluğunda Miami'nin Manhattan'ı olan Brickell 'da staj gördü. 1 dolara şehir merkezine inebildikleri bir tren olduğunu ama en pahalı ve lüks bölge'nin birkaç yüz metre ilerisinde, büyük bir çöp problemi ve göçmen latinlerin gece konduları yer alıyor. Araba kullanırken çok lüks bir binadan geçip ışıklarda çok tehlikeli bir yerde durabiliyorsunuz. İnsanlar Baseball maçı izlemeye gittiklerinde bu gece konducularla anlaşarak arabalarını onların evlerine park ediyorlar. Çünkü Marlins Park'in ( Stadyum) merdivenlerinden aşağıya inip karşıya geçtiginizde gecekondu yerleşimleri var. Bu da Amerika'da sınıf farkı uçurumunu ve bu uçurumun iç içe yaşandığının özeti. Yollar yetersiz kaldığı için ve cok büyük bir park sorunu yaşandığı için insanlar bu yolu bulmuşlar. Tabii bunu herkes degil genellikle yine latin kökenliler tercih ediyor. Güzel bir cadde de otopark ücreti en az 30 dolardan başlıyor. Ve burada 1 doların dahi çok büyük önemi var. İnsanlar bagajını taşıyanlara görgüsüzce bahşiş bırakmıyor. 1 dolar, bazen 3 - 5 dolar verince inanılmaz seviniyorlar ve sürekli teşekkür ediyorlar. Yemek yediğiniz lokantalarda ödemenizi masadaki elektoronik ekrandan gerçekleştiriyorsunuz. Yenilen yemek miktarına göre garsonlara bahşiş fişlerde otomatik olarak kesiliyor. Fedaral yasaya göre 1 saatlik bahşiş en az 2 dolar ile 7 dolar arasinda olmalı. Burada yaşayan insanlar her yere araba ile gitmek durumundalar ve mesafeler çok uzak.
Polisin en cok dikkate aldığı şey ve affedilmesi en zor sey DUI yani alkollü araba kullanmak. Çok ağır cezaları var ve çoğu ağır suçtan daha kötü. Zannedildigi gibi Florida'lılar hergün güneşin tadını çıkaramıyor, çünkü herkesin bir sorumluluğu, gitmesi gereken bir işi ve hayat telaşı var.
Ağırlıklı olarak Kübalılar'dan ve diğer latinlerden oluşan şehir tamamen İspanyolca konuşmakta, bölgeye o kadar hakimler ki özel günlerde ki eğlenceleri, her haftasonu mangal partileri ve ingilizce konuştuğunuzda İspanyolca bilmediğiniz için sizi kınarcasına bakan latinler... Çok meşhur bir deyim; Florida'nın en güzel yanı Amerika'ya yakın oluşu... Latin müzikleri, yemekleri, insanları ile kısacası pek çok umudun kapılarını açan bir Altın Kapı... Pek çok kişi başaramamış, çoğu yüzerek ve zor vardiyalar atlatarak Miami'ye göç etmiş.. Onlara devletin tahsis ettiği bölgelerde gruplanarak büyümüşler ve bu bölgeler bugün ağırlıkla kenar mahalleler (çeteler) haline gelmiş. Çetelere ev sahipliği yapıyor.
Arabanızı normal bir yere park edip döndüğünüzde hiç bulamamanız her an mümkün, çünkü çocuk yaşta araba hırsızlığı yapan; Ada, Karayip, Haiti, Jamaika kökenli insanlarla dolu. Ama Florida'nın en samimi yanı markete bile terlik pijama ile gidebilmeniz ve kimsenin sizi yadırgamaması. New York'tan gelenler bundan hoşnut değiller çünkü New York'ta bir İstanbul yaşantısı ve görüntüsü hakim. Burada temel amaç konfor.
Emekliler, göçmenler, gençler, politikacılar... Son zamanlarda ise Los Angeles'ın ve New York'un popülerligini; Malibu'nun ise yaz gözdesi olmasından çıkmasının sebebidir Miami. İyisiyle kötüsüyle, birbirinden büyük milyon dolarlık malikaneleri ile... Yağmur yağdığında 2. kata kadar su altında kalan sosyetik Ocean drive ve South beach'iyle... Yaz fırtınaları, çocuk kaçırmaları, uyuşturucu kaçakçılığı ile de gündeme gelsede, sosyetenin ve dünya zenginleri'nin başkenti Miami... Atlantik'in kıyısında bir kasırga şehri. Kennedy Uzay Merkezi'nden Apollo 13'ün uzaya fırlatıldığı NASA, Universal Stüdyoları ve dünya'nın en büyük Disneyland'ının olduğu bir eyalette yine de en popüler, en gözde, en güzel sahillere ve sıcacık insanlara, gençlere ev sahipligi yapan Scarface gibi pek çok unutulmaz klasikle idolleşen, Art Deco bir tropikal Amerikan şehri Miami... Allahın tüm çıplaklığı ile insanoğlu'nun pek çok gerçeğini altın bir tepsi ile gözler önüne serdiği çok karmaşık, bir okadar da eğlenceli ve yaşamayı seven Miami... Havalimanında seneler önce '1 dolar Tanrı demek, paran yoksa geri dön' diye yazan şehir Miami.