55. Sanat Yılı’nda Bedia Akartürk efsanesi
Efsane sanatçı Bedia Akartürk 55. Sanat Yılı’nı kutluyor. Sanatçı 55. Yılın anısına çok özel bir albüm hazırlamış, sağ olsun imzalayarak ta gönderme nezaketinde bulunmuş. İki gündür Bedia Akartürk’ün albümünden türküleri dinliyorum keyifle. Düşünüyorum da, birden lise yıllarıma geri dönüyorum. On binler Gülhane Parkı’nda Bedia Akartürk’ün türküleriyle coşardı. Gülhane’yi tıka basa dolduran ilk üç sanatçımızdan biridir kendileri. Benim şahit olduğum özellikle Bedia Akartürk, Barış Manço, Cem Karaca ve Ferdi Tayfur konserleri oldu mu izdihamdan Gülhane’nin kapıları kapanır, surdan tırmananlar dahi olurdu. Şimdi ki gençler pek bilmez belki ama gerçekten de öyleydi. Ferdi Tayfur’a anlattığımda çok şaşırmıştı. Kimleri izlemedik ki orada, Bülent Ersoy, Gülden Karaböcek, Müslüm Gürses, İbrahim Tatlıses, Sezen Aksu, İlhan İrem.
Büyük konserler genelde gece olurdu. 2-3 saat program yapardı sanatçılar. Tahta oturma yerleri dolarsa sorun yok, ağaçların altında çekirdek çitleyerek tepeden izlemek daha keyifliydi. Bedia Akartürk’ü tıpkı Barış Manço ve Cem Karaca gibi ailece izlediğimizi hatırlıyorum. Bu güzide sanatçılarımız sahnede iken çakmaklar ile romantik bir ortam yaratılırdı. Genellikle Ahmet Selçuk İlkan’ın şiirleriyle başlayan program yeni starların keşfine de neden olurdu zaman zaman. Tıpkı Kenan Doğulu’nun keşfi gibi. Gülhane Parkı’nda gündüz izlediğim konserlerden Bülent Ersoy, İlhan İrem ve Sezen Aksu’yu hatırlıyorum. Gündüz biraz daha sakin olurdu, malum herkes çalışıyor. Ama gece oldu mu yürümek imkansız. Sağlı sollu stantlara bakarak konser alanına yürürdük. En çok hoşuma giden de Cem Karaca’nın ‘Ben Bir Ceviz Ağacıyım Gülhane Parkı’nda’ şarkısını dinleyerek Gülhane de yürümekti. Barış Manço, Bedia Akartürk ve Ferdi Tayfur konserlerinde büyük izdihamlar olurdu.
Bedia Akartürk’ün 55. Sanat Yılı dolayısıyla hazırladığı albümü dinlerken birden 1987 yılına gitmedim dersem yalan olur. Ne güzel yıllardı o günler. Bedia hanımın kıpır kıpır türküleriyle az eğlenmedik.
Gülhane Parkı’nda bir de Hayvanat Bahçesi vardı. Konserlerden hayvanlar rahatsız oluyor diye kaldırıldı. Şimdi hayvanlar da yok ama o konserlerde yok. Demek ki bir dönemmiş, gelmiş geçmiş, geriye güzel anılar kalmış.
Gelelim albüme, CD ‘yi takınca ‘Zar Etme Bülbül’ karşılıyor bizleri. O ne muhteşem bir türküdür öyle. Akartürk’ün o güzel sesiyle duygulanmamak mümkün değil. Benim diğer favorilerim ‘Adıyaman Türküsü’ , ‘Mühür Gözlüm’ , ‘Yeşil Başlı Gövel Ördek’ , ‘Gayri Dayanamam Ben Bu Hasrete’ , ‘Yazın Yağar Kar Başıma’, ‘Niye Çattın Kaşlarını’ ve ‘Divane Aşık Gibi’
Muzaffer Akgün’le özdeşleşen ‘Kışlalar’ı Bedia Akartürk’ten dinlemekte büyük keyif ayrıca. Büyük usta hüzünlü türküleri seçmiş genellikle, ben ‘Kesik Çayır’ı da çok severim. ‘Zahidem’ yorumu da müthiştir.
Bedia Akartürk mektubunda;
“Sanat hayatımda 55. Yılımı kutladığım bu sene de anı niteliğinde bir albüm hazırladım. 55 yılın her seferinde olduğu gibi bu sefer de çok büyük bir heyecan ve mutlulukla okudum türkülerimi” diyor. Ati Müzik’ten çıkan ’55. Sanat Yılı’ isimli albümde 14 eser yer alıyor.
İyi ki böyle sanatıyla gündeme gelen, sesiyle kalıcı olmayı başarmış güzide sanatçılarımız var. Efsane olmak, kalıcı olmakta bunu gerektiriyor.
Bedia Akartürk 55 yıllık sanat hayatı boyunca aldığı ödülleri, giydiği sahne kostümlerini ve gazete kupürlerini Ödemiş’te adına oluşturulan
Bedia Akartürk Sanat Müzesi’ne bağışlamış. Ödemiş Belediyesi’ne sanata katkılarından dolayı çok teşekkür ederim. İyi ki varsın büyük efsane, sağlıklı, mutlu, güzel ömürler dileriz. Bizi o güzel sesinden mahrum bırakma sakın.