Anayasa Mahkemesi, Gezi davasında mahkum olduktan sonra milletvekili seçilen Şerafettin Can Atalay'ın mahkumiyeti hakkında ihlal kararı vermişti.
İstanbul 13. Ceza Mahkemesi'nin AYM kararını uygulayarak Atalay'ı serbest bırakması beklenirken, yerel mahkeme dosyada karar verme yetkisinin Yargıtay 'da olduğunu belirterek dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesi'ne göndermişti.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi bugün Can Atalay’ın mahkumiyet kararını onayan bir önceki kararın doğru olduğunu belirterek, Anayasa Mahkemesi'nin ihlal kararını reddetti.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi'nin Ahlatlıbel, Çankaya'da bulunan yerleşkesi
AYM'nin "Anayasa’yı ihlal ettiğini ve yetkisini aştığını" kaydeden Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Atalay hakkında ihlal kararı veren Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulmasına hükmetti..
Yargıtay 3. Dairesi ayrıca Atalay'ın milletvekilliğinin düşürmesi için TBMM'ye bildirimde bulundu.
Anayasa’nın 83. maddesinde "Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz" ifadesi yer alıyor.
'AYM tarafından tehdit edilmemiz manidardır'
AYM üyeleri tarihte ilk kez, verdikleri karar sebebiyle alt mahkeme tarafından Anayasa'yı ihlal etmekle suçlandı.
Yargıtay 3'üncü Dairesi, AYM üyeleri hakkında "Anayasa hükümlerini ihlal ettikleri ve kendilerine verilen yetki sınırlarını yasal olmayacak şekilde aşarak, hak ihlalinin kabulü yönünde oy kullandıkları" değerlendirmesi yaptı.
"AYM üyeleri hakkında gereğinin takdir ve ifası için" Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.
Yargıtay 3. Dairesi kararında ayrıca AYM tarafından tehdit edildiklerini savundu:
"Bugüne kadar birçok terör örgütü veya üyesi tarafından hem sosyal medya hem de yazılı ve görsel basın üzerinden ya da ilk derece yargılamaları veya temyiz incelemesi sırasında gönderilen dilekçelerle sürekli tehdit edilen Dairemiz üyelerinin, bir de Anayasa Mahkemesi tarafından bu şekilde tehdit edilmesi de esef verici ve manidar bulunmuştur."
"Ülkemizde Anayasa Mahkemesi sadece yasaları iptal ederek yasama organının alanına müdahale etmemekte; ayrıca, bazen yasa koyucu gibi davranarak Anayasa'ya göre aralarında astlık üstlük ilişkisi bulunmayan yüksek mahkemeler üzerinde de süper temyiz mahkemesi olarak vesayet makamı gibi davranmaktadır."
"Yasama, yürütme ve yargı erki sadece bir görev dağılımıdır. Yargının yeri ise, diğer iki erkten farklıdır. Yargı ne zaman aktivist davranış sergilerse, o zaman meşruiyetini yitirecek ve sorgulanmaya başlayacaktır."
'Son inceleme mercii Yargıtay'
Yargıtay 3'üncü Ceza Dairesi, Anayasa'nın 154'üncü maddesine göre; adliye mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir adli yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciinin Yargıtay olduğuna dikkat çekti.
Kararda, AYM'nin Can Atalay'ın bireysel başvurusu hakkında verdiği hak ihlali kararında hukuki değer ve geçerlilik olmadığı, bu bağlamda Anayasa'nın 153'üncü maddesi kapsamında uygulanması gereken bir karar bulunmadığı belirtildi.
Can Atalay hakkında verilen mahkumiyet kararının temyizi üzerine yapılan temyiz incelemesi sonucu 28 Eylül'de karar verildiği ve söz konusu kararın onandığına işaret edilerek, kesinleşen karar karşısında; AYM'nin söz konusu ihlal kararına uyulmamasına karar verildi.
Kararı BBC Türkçe'ye değerlendiren Avukat Ali Gül, "hukuk skandalı" yorumunda bulundu:
"Yargıtay 3.Ceza Dairesi’nin AYM’nin kararına uyulmamasına ve AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmesi, Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir hukuk skandalıdır. Anayasa’nın 153’üncü maddesi açıktır. Anayasa Mahkemesi’nin kararları, tüm kurumları, tüm kişileri, 7’den 77’ye herkesi bağlar."
"Yargıtay’ın veya bir başka mahkemenin, 'ben AYM’nin kararına uymuyorum' deme yetkisi, imtiyazı, lüksü yoktu ve olamaz. Böyle bir eylem Yargıtay’ın “Ben Anayasa’nın hükümlerini tanımıyorum” demesi anlamına gelir."
"Yargıtay’ın Anayasa’nın hükümlerini tanımadığı bir ülke ne hukuk devleti ne de anayasal bir cumhuriyet olarak adlandırılabilir. Böyle bir ülkede mahkemelere gidip gelmenin bir anlamı yoktur. Böyle bir ülkeye ne yatırım gelir, ne hukuki ve finansal güvenlik tesis edilir."
Ne olmuştu?
Avukat Can Atalay, 14 Mayıs'ta yapılan genel seçimlerde milletvekili seçildi. Ancak Gezi Parkı Davası'nda aldığı 18 yıl hapis cezası Yargıtay tarafından onandığı için tahliye edilmedi.
Atalay’ın avukatları, Anayasa'nın milletvekillerine yasama dokunulmazlığı getiren 83. maddesine dayanarak seçim sürecinin ardından müvekkillerinin tahliyesi ve hakkındaki yargılamanın durması istemiyle Yargıtay’a başvurmuş, Yargıtay bu talebi reddetmişti.
Can Atalay, Yargıtay'ın kararı sonrası avukatları aracılığıyla AYM'ye bireysel başvuruda bulunmuştu.
Atalay’ın tahliye ve hakkındaki yargılamanın durdurulması istemi ay başında görüşülmüş, AYM başvuruyu Genel Kurul’a sevk etmişti.
Genel Kurul ise Can Atalay'ın seçilme hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı yönlerinden hak ihlali olduğuna karar verdi.