Moda dünyasının sıradışı ismi Zeynep Tunuslu, Uzay Heparı'nın hayatını kaybettiği kazayı anlatırken; 'Demet Akbağ keşke araba kullanmayı bilip yola çıksaydı ve kaza hiç olmasaydı. Bu talihsiz bir kaza değil, trafik kurallarının ihlaliydi. Araba kullanmayı bilmeyen bir insanın panikleyip dörtlülerini yakmayarak beklemesi ile sonuçlanan bir şey. Maalesef Türkiye'de cezalar hafif oldukça araba kullanmayı bilmeyen insanlar bu tip kazalara sebep olacak. Beni yıllar sonra televizyon programına çağırıp gözlerimin içine bakarak 'Oğlunun gözleri babasına benziyormuş. Umarım yaşı ve talihi benzemez.' dedi. 'Çok iyi tiyatrocusunuz tebrik ederim.' dedim. Başka birinin hayatıymış gibi konuştu. Değişik hayatlar. Ondan oğluma karşı daha insani davranışlar beklerdim.' dedi.
Uzay Heparı'nın aşk üçgeni vefatından sonra da her zaman ilgi odağı oldu.
'SEZEN AKSU İNSANİ DAVRANMADI'
Uzay Heparı'nın vefatından sonra Sezen Aksu'nun insani davranmadığını düşünen Zeynep Tunuslu;
'Samimiyetimiz hiçbir zaman olmadı. Dertleşmeyi beklemem. Sonuçta ona çok para kazandırmış bir bestecinin ardından bir bebek doğuyorsa haklarının verilmesi gerektiği taraftarıyım. Beni sevse de olur sevmese de. Belli bir protokol vardır. Bunlara uymayan bir insan olduğu için sitem etmem. Bu, onun karakteridir. O nedenle gelişi bana samimi gelmedi. Lohusayken kapı açıldı. Altınları ve fotoğrafçıları içeri girdi. Biraz geç oldu. Dokuz ay evvel aklın neredeydi? Olaya eski birlikteliği diye bakmadım. Eski patronu olarak baktım. Daha farklı ve insani davranabilirdi. Ama çizdiği portre halkın insanı gibiydi. Ben öyle düşünmüyorum.' dedi.
Yıldız Tilbe ve Sezen Aksu'nun küslüğünün nedeni ise Uzay Heparı... Peki Uzay Heparı kimdir? Ne zaman ölmüştür?
SEZEN AKSU VE YILDIZ TİLBE NASIL TANIŞTI?
1991 yılında İzmir’de gittiği bir pavyonda sahnede şarkı söyleyen genç bir kadın görür Sezen Aksu. Sesi Sezen Aksu’yu o kadar etkiler ki sahnedeki kadını kolundan tuttuğu gibi İstanbul’a getirir. O genç kadının adı Yıldız Tilbe’dir. Sezen Aksu, Yıldız Tilbe’yi kendi evinde ağırlar ve ona şöhretin kapılarını aralar.
O günden sonra Yıldız Tilbe, Sezen Aksu'nun vokalisti olur. Kısa sürede Yıldız Tilbe'nin adı duyulmaya, şöhreti gittikçe artmaya başlar. Öte yandan o dönem Sezen Aksu, 1994 yılında kaybettiğimiz genç ve başarılı besteci Uzay Heparı ile büyük bir aşk yaşıyor.
1992 yılının baharında, Sezen Aksu'nun dünyasını başına yıkan o olay yaşanır. Evinin ve gönlünün kapılarını açtığı, şöhret basamakların onar onar atlattığı vokalisti Yıldız Tilbe ile biricik aşkı Uzay Heparı'yı sevişirken basar (Yıldız Tilbe, yakalanmadıklarını, olayı Sezen Aksu'ya kendisinin anlattığını iddia eder). Yıldız Tilbe'yi evinden kovar ve vokalistliğinden de çıkarır.
Sezen Aksu, çok sevdiği Uzay Heparı'yı Yıldız Tilbe ihaneti yüzünden terkeder. Uzay Heparı, 1993 yılında modacı Zeynep Tunuslu ile evlenir. 20 Mayıs 1994 günü ise motosikletiyle giderken Etiler Koç Köprüsü'nde sanatçı Demet Akbağ'ın arabasına arkadan çarpar ve 11 gün sonra vefat eder. Yıldız Tilbe ise Uzay Heparı'nın hayatını kaybettiği 1994 yılında çıkardığı 'Delikanlım' albümü ile şöhreti yakalar...
Türk müzisyen ve besteci Uzay Heparı, 24 Temmuz 1969 yılında doğdu. Yayla ve Eti Heparı’nın oğlu. Saint Benoit Fransız Lisesi’nden mezun oldu ve İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Piyano bölümünü bitirdi. İlk olarak, 1989 yılında çıkan Zuhal Olcay’ın Küçük Bir Öykü Bu albümünde piyano çaldı. 1990 Eurovision Türkiye Elemeleri’nde de orkestrada klavye çaldı. 1990 yılında tekrar Zuhal Olcay ile çalışan Heparı, Olcay’ın İki Çift Laf albümünde ve ertesi sene Akrep Nalan’ın Dağ Çiçeği albümlerinde piyano çaldı. Erol Evgin’in 'Erol Evgin İle Yeniden' albümünde iki Sezen Aksu şarkısının aranjmanını yaptı. 1991 yılında besteci kimliğini de ortaya çıkardı. Aşkın Nur Yengi’nin ikinci albümü olan Hesap Ver albümündeki bulunan Serserim Benim ve Karanfil şarkılarının bestelerini yaptı. Bu şarkıların sözlerini ise Sezen Aksu yazmıştı.
Sezen Aksu - Uzay Heparı
Uzay Heparı’nın Sezen Aksu ile müzik üzerine yaptığı ortak çalışmalar sonraki yıllarda da devam etti. 1992’de Sertab Erener’in ilk albümü olan Sakin Ol’daki çoğu şarkının düzenlemesini yapan Heparı, üç şarkıyı Aksu ile beraber yazdı. 1993’te ise ikili bu sefer Levent Yüksel’in ilk albümü Med Cezir’e imzasını attı. Aksu ve Heparı, bu albümde Yeter ki Onursuz Olmasın Aşk ve Kadınım şarkılarını bestelediler.
Eylül 1993’te Uzay Heparı, bu sefer Sezen Aksu’nun Deli Kızın Türküsü albümünde çalıştı. 12 şarkının sekizinin düzenlemesini yaptı. Masum Değiliz ve Adem Olan Anlar şarkılarının bestelerini yaptı. Heparı, Aksu’nun sahne çalışmalarında da kendisine eşlik etti. 1994’te Aksu’nun yurtdışında çıkan Sude single’ında şarkıya yeni bir remix yaptı.
1994 yılında Nükhet Duru’nun kendi adını taşıyan albümüne düzenlemeler yaptı. Ölmeden önce Sertab Erener’in Lâ’l albümü ve Demet Sağıroğlu’nun ilk albümü Kınalı Bebek’i düzenliyordu. Heparı, Demet’in albümünde ilk kez Şehrazat ile çalışmış, son olarak Şehrazat’ın sözlerini yazdığı Kınalı Bebek ve Biçare şarkılarının müziklerini yapmıştı. İki albüm de Heparı’nın ölümünden sonra yayınlandı.
Uzay Heparı, 'Gece melek ve bizim çocuklar' sinema filminde.
Uzay Heparı, 1992’de Sertab Erener’in Sakin Ol ve 1993’te Orhan Atasoy’un Gemiler kliplerinde kısa roller aldı. 1993 yılında Heparı’ya Atıf Yılmaz’ın yönettiği Gece Melek ve Bizim Çocuklar filminin başrolü, asıl başrol oyuncusu Hüseyin Karşın’ın hastalanması nedeniyle, teklif edildi. Derya Arbaş, Deniz Türkali ve Uzay Heparı’nın başrolde oynadığı filmin çekimleri Kasım 1993’te başladı. Film, 1994 yılının Nisan ayında gösterime girdi.
Heparı’nın adı birlikte müzik yaptıkları Sezen Aksu ve Aksu’nun o dönemki vokalisti Yıldız Tilbe ile anıldı.
Aralık 1993’te modacı Zeynep Tunuslu ile evlendi. Öldüğü sırada hamile olan eşi, 5 Ocak 1995’te oğulları Uzay Kanat Heparı’yı dünyaya getirdi.
Kanat Heparı
20 Mayıs 1994 tarihinde, Demet Sağıroğlu’nun ilk albümü üzerinde çalışmaktayken, kısa süre önce aldığı motoru ile Etiler Koç köprüsü üzerinde Küfe Bar’daki programına gitmekte olan Demet Akbağ’ın park halindeki arabasına çarptı ve International Hospital’de 11 gün süren bitkisel hayatın ardından, 31 Mayıs 1994 tarihinde saat 10.50’de hayatını kaybetti. 1 Haziran’da Teşvikiye Camii’nden kaldırılan naaşı, Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi.