Yasak Elma’nın evli olan ikinci yönetmeni Oğulcan Eren Akay, geçen perşembe dizinin eski oyuncusu Şafak Pekdemir’le Cihangir’de bir kafede sarmaş dolaş görüntülenmişti.

Akay, daha sonra kendilerini görüntüleyen muhabire küfür ederek, kafa atmıştı.

YAPIM ŞİRKETİ HAREKETE GEÇTİ

Yaşanan bu çirkin olaya tepki yağarken, dizinin yapım şirketi Medyapım harekete geçti. Tv100’de yer alan habere göre, şirket Oğulcan Eren Akay ile yollarını ayırdı.

OYUNCULAR SETE ÇIKAMADI

Yasak Elma şimdilik Ece Erdek Koçoğlu’nun yönettiği tek ekiple devam edecek. Bu nedenle daha önceden planlanan ikinci ekiple çekimleri olan oyuncular da sete çıkamadı. Öte yandan Yasak Elma’nın afiş çekimi yapıldı. Önümüzdeki hafta paylaşılması planlanan afişte Şevval Sam, Eda Ece, Berk Oktay, Murat Aygen ve Biran Damla Yılmaz var.

MAGAZİN GAZETECİLERİ DERNEĞİ KINAMA MESAJI YAYINLAMIŞTI

Muhabire yapılan çirkin saldırının ardından Magazin Gazetecileri Derneği Yönetim Kurulu, dün gece yayınladığı açıklama ile Oğulcan Eren Akay'ı kınadı.

Derneğin açıklamasının tamamı şöyle;

 “GAZETECİYE YÖNELİK ÇİRKİN SALDIRI VE ŞİDDETİ KINIYORUZ

 Saygıdeğer kamuoyumuza,

 Medyaya da yansıdığı üzere; 'Yasak Elma' adlı dizinin oyuncusu Şafak Pekdemir ve aynı dizinin 'ikinci' yönetmeni Oğulcan Eren Akay, dün akşam saatlerinde -o sırada görevlerini yapmakta olan- muhabirler tarafından "KAMUYA AÇIK ALANDA" görüntülenmişlerdir.

 Akabinde, Oğulcan Eren Akay adlı şahıs, muhabirleri sözlü saldırı ile taciz etmiş, bununla yetinmeyip, "Birazdan ben size göstereceğim!" sözleriyle tehdit ederek, meslektaşımız ve derneğimiz üyesi, Kanal D muhabiri Barış Agil'e kafa atmak suretiyle fiziki saldırı gerçekleştirmiş, tüm yaşananlar da kameralara yansımak suretiyle kayıt altına alınmıştır.

 Üzülerek görmekteyiz ki, kamuoyunun da her seferinde tanık olduğu; varlığını halkın teveccühüne borçlu olan, bir kısmı geçici şöhretlerinin sarhoşluğunu, egolarının tatminsizliğini yaşayan yeni yetme ünlülerin hiç bir şeye aldırış etmeden "KAMUYA AÇIK ALANDA"ki haber değeri taşır hal ve davranışları, gazeteciler tarafından görüntülenmekte ve de bu tür tatsız olaylar sıklıkla yaşanmaktadır..

 Bu yeniyetme şöhretler, bir de üstüne üstlük durumu görüntüleyen ve haberleştiren gazeteci meslektaşlarımıza karşı "saygı sınırlarını aşan, küçümseyen, hakarete varan ifadelerle sözlü ve yazılı saldırı dilini kullanmakta, sözel ve fiziki olarak da mobbing uygulamakta, taciz etmekte ve örneğinde de görüldüğü üzere saldırmak suretiyle kaba kuvvet ve şiddet uygulamaktadır.

 Bu durum, kamuoyunun gözünden kaçmamakta, HAFIZALARA KARA LEKE olarak kazınmaktadır.

 Saygıdeğer kamuoyu,

 İfade özgürlüğü ayrımsız bir şekilde herkes için vazgeçilmez ve korunması gereken bir haktır.

 Bu hakka yönelik yapılan her türlü müdahale ve bu müdahalelere cesaret veren cezasızlık hali, sözlü, yazılı veya fiili olarak yeni şiddet olaylarını doğurmakta ve cesaret vermektedir.

 Bir kez daha hatırlatma fayda görmekteyiz:

Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi'nin, - Resmi Gazete'de 14/11/2017 tarih ve 30240 sayılı nüshasında yayımlanan- ilgili kararının "Genel İlkeler" başlığı altında yer alan 44'üncü maddesinde de yer aldığı üzere;

"Bireyin mahrem alanının genişliği sosyal yaşam içindeki konumuna bağlı olarak değişebilmektedir. Kamuya mal olmuş politikacı, sanatçı ve sporcu gibi kişilerin mahrem alanları kamuoyunda bilinirlik derecelerine bağlı olarak daralabilmektedir. Normal bir birey bakımından mahrem alana dâhil kabul edilen bazı kişilik değerlerinin kamuya mal olmuş kişiler yönünden aleni yaşamın bir unsuru olarak görülmesi mümkündür. Zira bu kişiler sürekli göz önünde bulunduklarından bunların özel hayatlarının bir bölümü mahrem olmaktan çıkmış ve sosyal statülerinin bir parçası hâline gelmiştir. Bu kişilerin sosyal statüleri gereği alenileşen kişilik değerlerinin mahrem alana dâhil görülmesi mümkün değildir."

 Hukuk otoritelerinin sık sık altını çizdiği şu gerçek de kimse tarafından unutulmamalıdır:

Basın özgürlüğü gazetecinin şahsına tanınmış bir imtiyaz değildir. Gazeteciye tanınan güvence halkın haber alma hakkının güvencesidir. Birileri istese de, istemese de gazeteci olayları izleyecek, araştırma yapacak, değerlendirmede bulunacak ve elbette ki tüm bunları halkla paylaşacaktır. Bu gazetecinin sorumluluğudur."

 Birlik ve beraberliğe, hoşgörü ve sevgiye ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde, sadece ve sadece yükümlü oldukları görevi ifa eden meslektaşlarımıza karşı ünlüler tarafından yapılan sözlü, yazılı ve kaba kuvvet kullanılan saldırıları kınıyor; meslektaşlarımıza yönelik yaşanan bu haksız davranışlara karşı kamuoyumuzun yetkili mercilerin ve TV kanalı yöneticilerinin sessiz kalmayacağını umuyoruz.

 Saygıyla duyururuz

 Magazin Gazetecileri Derneği

Yönetim Kurulu”