Yıllara meydan okuduğu güzelliği ve eşsiz sesiyle milyonların gönlüne taht kuran Nükhet Duru, çok konuşulacak itiraflarda bulundu. Nükhet Duru hayatının en dramatik anını anlattı: 'Mücadelem O Gün Başladı'
50. yılımı Cumhuriyetimizin 100. yılıyla bağlı düşünüyorum. 50 yılda tanıklık ettiğimiz Türkiye değişimi var. Ülkemiz, çok büyük ve hızlı dönüşüm geçirdi. Olumlu da olumsuz da her şey o kadar hızlı yaşandı ki. Globalleşen dünyada nasibimizi alırken şoklar da yaşıyoruz. Teknolojinin de ilerlemesi bu dönüşümde etkili oldu. Yeni nesil teknolojinin baş döndürücü hızı karşısında bazı olumsuzluklar da yaşanıyor. Mesela doğayla, toprakla iletişim, bireysel iletişim unutulur hale geldi. Bu durumdan dolayı gençler için endişe duyuyorum.
MÜZİKTE 50. YILI GERİDE BIRAKTINIZ. NELER HİSSEDİYORSUNUZ?
50. yılımı Cumhuriyetimizin 100. yılıyla bağlı düşünüyorum. 50 yılda tanıklık ettiğimiz Türkiye değişimi var. Ülkemiz, çok büyük ve hızlı dönüşüm geçirdi. Olumlu da olumsuz da her şey o kadar hızlı yaşandı ki. Globalleşen dünyada nasibimizi alırken şoklar da yaşıyoruz. Teknolojinin de ilerlemesi bu dönüşümde etkili oldu. Yeni nesil teknolojinin baş döndürücü hızı karşısında bazı olumsuzluklar da yaşanıyor. Mesela doğayla, toprakla iletişim, bireysel iletişim unutulur hale geldi. Bu durumdan dolayı gençler için endişe duyuyorum.
ŞÖHRETİMİ KAYBEDERİM KORKUSU YAŞADINIZ MI?
Ben şöhretime köle olmamak adına kendime emek verdim. 'Başarısızlıklar, başarının annesidir' diyerek derslerimi alarak büyüdüm. Daima başka bir yol vardır; her şeye hazırlıklı olsam da kendimi geliştirmeye, öğrenmeye ve okumaya özen gösterdim. Müziğime emek verdim, kariyerime ve kararlarıma saygı duyulmasına çalıştım. Bu yüzden de ne şöhret zehirlenmesi yaşadım ne de onu kaybetmekten korktum. Kaybedersem yeniden başlama gücüm hazır cebimde durdu. Ticari ve çok tutacak, hemen anlaşılacak şarkılar peşinde de koşmadım. Daha derin ve beni yansıtan ifadeler seçtim. 'Mahmure' beni değil, Osmanlı kadınının ironisini yansıtıyor. Bir yanım oyuncu olduğu için onu iyi gerçekleştirdim. Turgut Özakman'ın 'Resimle Osmanlı' kitabından alıntıdır. Şimdiki şarkılara gelince, iyi niyetli birçok çalışma olsa da çoğunun derinliği yok. Duygular hızlı yaşanıp, tüketiliyor. Ne yaşarsanız onu yazarsınız. Benim yolum, müzikte edebiyatla kesişti. Hayalim de buydu. Bu sayede şiirsel, ölmez ve klasik bir repertuarım var. Yolum hep farklıydı. 4 yapraklı yonca dediklerinde ise 'Hayır ben ayrık otuyum' dedim. Bu tutarlı tavrım yıllar içinde bana, salt sevgiyi ve samimiyeti getirdi.
SİZİ AYAKTA TUTAN MOTİVASYON NEYDİ?
Asla vazgeçmemek, pes etmemek. Ben başarırım duygusuyla hareket ettim. Bu hayatta zorluk çekenin tek ben olmadığımı düşündüm. Beynim kötü olan şeyleri siliyor, iyiler kalıyor. Evlilikten korktum ama. Bir de ürkek oldum, hep bir tedirginliğim oldu.Evliliğe bakışınız nasıl? Evlilik aşk değil, açık bir şirket ilişkisidir. Çok iyi hesap edip, bütçe yapmak gerekiyor. Dünyaya getireceğiniz evladınıza ne vaad edebileceğiniz konusunda net olunmalı. Evlendiğiniz kişiyle sevgiyle bağlı olmanın yanı sıra onun en yakını da olabilmek önemli. Eşler birbirlerine özel alanlar bırakmalı. Böyle olursa evlilik güzel olur. Yoksa eskisi gibi bir kişinin çalışıp, diğerinin itaat ettiği bir kurum gibi tevekkül kurumu olur.
ÜNLÜ OLDUKTAN SONRA MI ANNE VE BABANIZLA BİR ARAYA GELDİNİZ?
Babam yurt dışında yaşıyordu. Dönüp de beni sahnede görünce tepki verdi. Bütün yakınlarımız da mani olmaya çalıştı. Ama ben kararımı vermiştim. Annem ve babam bana kendi sorunlarını, ayrılık hallerini bu denli yansıttıkları için onları içimde affettim. Ama kararımdan da dönmedim. Çok büyük tehlikelerle karşılaştım müzik yolculuğum boyunca. Ama garip bir şekilde her defasında ucundan döndüm. Yaşım küçük olduğu için polis çalışma yasağı getirdi. Fahrettin Aslan 2 şahitle yaşımı büyütüp işime dönmemi sağladı. Her şeyimi dikiyor, işliyor ve giyip sahneye çıkıyordum. Saç, makyaj her şeyi yapıyordum. Tek başıma ordu gibiydim. Kadınlara da en büyük tavsiyem, önce kendinize güvenin.
KÜÇÜK YAŞTA CANINIZI KIYMAYA KALKTIĞINIZ BİLGİSİ DOĞRU MU?
13 yaşında öyle bir şey oldu. Hayattan ümidim kalmadığını hissettiğim bir süreçti. Denedim ama ölmedim. Eh o zaman göreceklerim var dedim. Sonra ayağa kalktım, daha güçlü şekilde mücadele ettim. Ben bu hayatı mutlu yaşayacağım diyerek bugünlere geldim. Çok dirençliyim. Hep iyiyi düşünerek ayakta kaldım. Sevilmemenin ve istenmemenin verdiği üzüntüyle hastalandım. İçimde biriktirdiklerimden dolayı, 17 yaşında bir yıla yakın süre yürüyemedim. Tıpkı filmlerdeki gibi, tedavi görerek ayağa kalktım. 14 yaşımda çalışmaya başladım, Allah tarafından korunarak buralara geldim.