Sinema dünyası, efsane oyuncusunu kaybetti... Bir değil birkaç neslin hafızalarına hem hikayesiyle hem de müziğiyle kazınan Love Story (Aşk Hikayesi) filminin yıldızı Ryan O'Neal 82 yaşında hayata veda etti. Son doğum gününü ölümünden sadece 8 ay önce kutlayan ünlü oyuncu ile ilgili acı haberi 56 yaşındaki oğlu Patrick, sosyal medya hesabından duyurdu.
ACI HABERİ OĞLU DUYURDU
Patrick O'Neal, 8 Aralık Cuma günü yaptığı paylaşımında " Bu, bugüne kadar yapmak zorunda kaldığım en zor şey, ama başlıyoruz... Babam bugün, sevgi dolu yakınları, ailesi yanında olduğu halde huzur içinde öldü" diye yazdı.
Sonra da satırlarını şöyle sürdürdü: " Babam Ryan O'Neal, her zaman benim kahramanım oldu. Hep ona baktım ve o her zaman hayattan daha büyüktü. Bir insan olarak babam çok cömertti ve bulunduğu bütün ortamlardaki en komik kişiydi. Ve açıkça her zaman en yakışıklı, en çekiciydi."
Babasının hayatı boyuna etrafındaki insanları güldürüp eğlendirmeyi sevdiğini belirten Patrick, Ryan O'Neal'in sevgi dolu ve destekleyici bir baba olduğunu satırlarına ekledi. Birlikte sporla uğraşmayı ve spor karşılaşmaları izlemeyi sevdiklerini satırlarına ekledi."
Ryan O'Neal, hareketli aşk hayatı, aile ilişkileri ve özellikle de kızı Tatum O'Neal ile neredeyse kamuoyunun gözü önünde yaşadığı anlaşmazlıklarla da uzun süre konuşuldu.
Ünlü oyuncu, Paper Moon adlı filmde henüz küçük yaştayken kendisiyle birlikte kamera karşısına geçen kızı Tatum ile bir dönem sorunlar yaşayıp sonra barışmıştı.
Bugün 60 yaşında olan Tatum O'Neal, babasının ölümünden sonra People dergisine verdiği demeçte bu kaybın kendisini ne kadar derinden sarstığını anlattı.
Babasının ölümünden dolayı büyük bir acı duyduğunu belirten Tatum O'Neal, "O benim için dünyalara bedeldi. Ben onu çok seviyordum ve biliyorum ki o da beni çok seviyordu. Onu sonsuza kadar özleyeceğim. İyi anlaşabildiğimiz bir sürece geldiğimiz için de kendimi şanslı hissediyorum" dedi.
Paper Moon filminde birlikte görev aldığı kızı Tatum, babasının ölümünden büyük üzüntü duyduğunu belirtti. Ünlü oyuncunun Tatum dışında üç tane daha çocuğu bulunuyor. O'Neal beş tane de torun sahibi.
BİR SÜRE ALMANYA'DA YAŞADILAR
Ryan O'Neal, 20 Nisan 1941'de oyuncu Patricia Ruth Olga ve yazar Charles O'Neal'ın oğlu olarak Los Angeles'ta dünyaya geldi.
Oyunculuğa adım atmadan önce profesyonel boksör olmak içi eğitim gördü. 1950'lerde Los Angeles'ta Altın Eldiven Ödülü için mücadele etti. Amatörlüğü sırasında da çıktığı 18 maçı kazandı.
Ryan lise yıllarına geldiğinde ailesi Almanya'ya taşındı. Orada Münih'te okula başlasa da yeni hayatına alışması kolay olmadı.
Almanya'da yaşadıkları sırada yerel bir şovda görev aldı. İşte o sırada da oyunculuğa ilgi duymaya başladı.
Bir süre sonra ABD'ye dönen Ryan O'Neal, bazı TV şovlarında küçük roller üstlendi. 1962 ile 63 arasındaki bir yılı bu şekilde geçirdi.
İlk önemli oyunculuk deneyimini 1964 yılında Peyton Place adlı TV dizisiyle yaptı. Bu da ona sinemada birçok rolün kapılarını açtı. İlk başrolünü de 1969 yılında The Big Bounce adlı yapımda üstlendi.
AŞK HİKAYESİ İLE HAFIZALARA KAZINDI
Fakat RyaN O'Neal'ın kariyerini değiştiren ve bütün dünyanın onu tanımasını sağlayan ise 1970 tarihli Love Story (Aşk Hikayesi) adlı film oldu.
Ali MacGraw ile birlikte kamera karşısına geçti O'Neal. Bu film ona genç bir oyuncu olarak ilk Oscar adaylığını ve aynı zamanda dünya çapında yıllarca unutulmayacak şöhretini getirdi.
Love Story, döneminde tüm dünyada 136 milyon doların üzerinde bir gişe hasılatı elde etti. Francis Lai imzalı ana tema müziği ise aradan geçen bunca yıla rağmen hala aşkın simgesi olarak görülüyor.
Ryan O'Neal 1972 yılında Barbra Streisand ile birlikte What's up Doc adlı film için kamera karşısına geçti.
Oyuncunun unutulmayan diğer filmleri arasında Paper Moon, Barry Lyndon, A Bridge Too Far ve The Main Event sayılabilir.
HAYATININ EN BÜYÜK AŞKI
RyaN O'neal, mesleki çalışmalarının yanı sıra özel hayatıyla da her zaman gündemde kaldı, Hayatı boyunca iki kez evlendi O'Neal. Ama en büyük aşkını ise Charlie'nin Melekleri adlı diziyle tanınan Farrah Fawcett ile yaşadı.
İkili, 1979 yılında aşk yaşamaya başladı. İlişkileri çalkantılı bir şekilde 1985 yılına kadar sürdü. Bu arada Redmond adını verdikleri bir erkek çocukları dünyaya geldi.
Ryan O'Neal ile Farrah Fawcet hiç evlenmediler fakat tutkulu ilişkileri hiçbir zaman tam anlamıyla kopmadı.
Aralarındaki romantik ilişki bitse de ayrıldıktan sonraki 17 yıl boyunca birbirlerinin hayatından çıkmadılar. Oğullarını birlikte büyüttüler.
2001 yılında Ryan O'Neal lösemiye yakalandıktan sonra tekrar görüşmeye başladılar. O sırada Farrah Fawcet da kansere yakalanmıştı. Fawcett, 2009 yılında hayata veda etti.
'ONU BÜTÜN KALBİMLE SEVDİM'
Onun ölümünden sonra Ryan O'Neal yaptığı açıklamada "Onu bütün kalbimle sevdim... Onu çok ama çok özleyeceğim" diye konuşmuştu.
Hatta Ryan O'NEal, Fawcett'ın ölümünden 10 yıl sonra yaptIğı bir açıklamada da "Onu sevmeden geçirdiğim tek bir gün bile olmadı" sözleriyle büyük aşkını ne kadar özlediğini ifade etmişti.
Fawcett ile O'Neal tanıştıklarında güzel yıldız, Altı Milyon Dolarlık Adam dizisiyle tanınan Lee Majors ile eviydi. Fakat bu durum O'neal ile aralarında aşk doğmasına engel olmadı.
Ryan O'Neal, yıllar sonra Los Angeles Times'e verdiği röportajda Fawcett ile ilişkilerinin ilk dönemini şöyle anlatmıştı. "Oturduk ve dudaklarımız kanayıncaya kadar öpüştük:"
Daha sonra bir başka röportajında da "Hemen hemen her şeye olan ilgimi kaybettim. Bir tek Farrah dışında. Hayatımda ilk kez bir başkası kendi benliğimin önüne geçti" diye tanımlamıştı ünlü yıldıza duyduğu aşkı.
Hatta Farrah Fawcett'dan "Hayatımın aşkı" diye söz etmişti.
MİLYONLARI AĞLATAN FİLM
Ryan O'Neal'ın kaybının ardından onu kariyerinde zirveye çıkaran Love Story (Aşk Hikayesi) filmini de bir hatırlayalım...
Senaryosunu Eric Segal'ın yazdığı filmin yönetmeni Arthur Hiller. Başrollerde Ryan O'Neal ile Ali MacGraw yer alıyordu.
Filmin izleyiciyi gözyaşlarına boğan konusu ise özetle şöyle: Kısaca zengin genç ve fakir kız aşkı diye tanımlanacak filmin kahramanları köklü bir aileden gelen Oliver ile öğrenim masraflarını kendisi karşılamak zorunda olan müzik öğrencisi Jennifer.
İki genç birbirlerine aşık olurlar. Oliver'ın babası Jennifer'ı gelini olarak istemez. Ama iki aşık evlenirler. Tabii ki parasız bir şekilde.
Çocuk isterler ama buna bir türlü kavuşamazlar. Bu nedenle yaptırdıkları tetkiklerde de Jennifer'ın genç yaşta lösemiye yakalandığı ortaya çıkar.