İBB’nin, Göztepe parkı içindeki Anadolu Park ve Bahçeler Şube Müdürlüğü olarak kullandığı binayı restore ederek“Kemal Sunal Müzesi”ne dönüştürmesini hem sanata ve sanatçıya hem de kültür ve sanata yatırım yapması bakımından önemli ve anlamlı buluyorum. Ancak herşeyin kurnazlıkla siyaset malzemesi yapıldığı günümüz siyasetinde söz konusu Türk sinemasının “şarlosu” Kemal Sunal olunca durum daha da hassaslaşıyor. Çünkü tamamlanmış projeler seçim yatırımı olarak bekletilirken tamamlanmamış projelerin dahi seçim öncesinde açılışı yapılarak toplumun manipüle edildiğine dair pek çok örnekler gördük. Dolayısıyla yazının tamamı okunduğunda kaygılarımın, kuşkularımın kaynağı daha net anlaşılacaktır.
Kemal Sunal'ın, Aziz Nesin'in yazdığı meşhur 'Zübük' filminden bir enstantane müzede böyle sergilenmiş. Sunal'ın heykeline yazarımız Veysel Boğatepe de eşlik etti.
Müzeye girişi ücretsiz ancak girişte uygulanan prosedürün yanı sıra hafta içi 17:00’de kapanıyor olması, sanki ziyaretçileri caydırmaya yönelik tedbirmiş gibi anlam kazanıyor. Ziyaret edecek olanlar için bu ayrıntıyı biraz daha açayım; giriş yapmak için “İstanbul senin” uygulamasını telefona indirme şartı var çünkü bu uygulamayı indirmeyenler belediye görevlileri tarafından içeri alınmıyor. Kimlik, pasaport, İstanbul Kart, T.C No vb. kimlik bilgilerinizin bulunduğu kartlar da kabul edilmiyor, o uygulama adeta dayatılıyor. Müzeye girişte uygulanan presedürlerin yanı sıra başta Kemal Sunal olmak üzere balmumu heykelleri sergilenen hiçbir sanatçının aslına benzetilmemiş olması, özen gösterilmemesi, seçim yatırımı olduğuna dair kuşkuları da beraberinde getiriyor.
İBB bu dayatmayı neden yapıyor?
Birkaç gün önce ziyaret ettiğim müzeye girişte, dayatılan uygulamaya karşılık alternatif kimliklerimin yanı sıra ücret ödeyerek girmeyi denedim ancak kabul görmedi. Özellikle de yaşlıların tercih ettiği tuşlu telefona uygulama indirilemeyeceği için müzeye girmeleri mümkün değil. Sizin uygulamanızla girmeleri de kabul edilmiyor. Birçok kişi “İstanbul senin” bu uygulamasını kullanmadığı ve hatta böyle bir uygulamadan haberi olmadığı için müzenin önünde kalabalığa neden oluyor. Belediye görevlileri müze önündeki kabalıktan, kargaşadan hiçte rahatsız olmuyor, alternatif çözüm öneremiyor, nedenini de izah edemiyor çünkü İBB’nin kural ve kararlarını uyguluyorlar. Şikayetler, tepkiler müze görevlileri tarafından ilgili yetkililere uluştırılıyor mu? 'İlgililer gelen şikayet ve önerileri dikkate alıyor mu?' gibi benzer soruların yanıtlarını ancak ilerleyen zamanlarda görebileceğiz.
Mecbur bırakıldığım sözkonusu uygulamayı telefonuma indirdikten sonra içeri girebildim. Peki kimlik değil de neden o uygulama şartı getiriliyor? Nedeni şu; İBB, o uygulama üzerinden tüm kimlik bilgilerimize ulaşıyor, yaptığı veya yapacağı işler hakkında düzenli olarak bildirimler gönderiyor, kendi propagandasını yapıyor. Başka kimlikleri kabul etmeyişinin, bu uygulamayı dayatmasının nedeni budur. Bu da bize“Kemal Sunal Müzesi”ni açmakla önmesediği şeyin toplumsal değerler değil, seçim öncesi propaganda aracı olduğu gerçeğini önümüze koyuyor. Ayrıca müzenin haftaiçi 17:00’de kapanmasına makul, mantıklı bir anlam vermek te mümkün değil. Mesai saatlerinin 17:00 ile 18:00 arası olduğunu, en az bir saat de trafiğin sürdüğünü dikkate aldığımızda çalışan sınıfın müzeyi ziyaret etmelerinin mümkün olmayacağını İstanbul’u yöneten Ekrem İmamoğlu bilmiyor mu? Durum böyle olunca haftasonları müze ziyaret sayısının artacağını ve haliyle işkenceye, eziyete dönüşeceğini hesaplayamıyor mu? Böylesine basit bir hesaplamayı yapamıyorsa İstanbul’u nasıl yönetecek, yapabiliyorsa böylesine caydırıcı kurallar silsilesine başvurmanın mantığı nedir?
Heykeller asıllarına benzemiyor
İki katlı müzede Kemal Sunal’ın filmlerde giydiği kostümlerden, kişisel eşyalarından, özel hatıralarına, film afişlerine, kilit koleksiyonuna değin pek çok eşya sergileniyor. Girişte “Atla Gel Şaban” filmindeki sarı minübüs var. Minübüse bindiğinizde o meşhur filmin “Şiki şiki baba” şarkısı çalıyor. Göze çarpan en önemli detaylardan birisi de film sahnelerinin enstalasyon tarzında sergilenmesidir. Şabaniye, Köydem İndim Şehire, Çöpçüler Kralı, Şaban Oğlu Şaban, Hababam Sınıfı Uyanıyor adında ki filmleri bu tarzda dekore edilmiştir.
Sorular çoğaltılabilir ama bu bizi tekrar yazının başına döndürecektir. Çünkü bu sorular, yanıtları içinde nafile sorulardır ve Kemal Sunal’ın hatırasına yapılan bu saygısızlığı telafi etmeyecktir. Bundan ailesi de birinci derecede sorumludur fakat muhtemelen Sunal’ın eşyalarının korunacağı, hatırasının saklanacağı bir mekana olan ihtiyaçları karşılandığı için itiraz etmemiş, sessiz kalmış olabilirler. Ancak sebep ne olursa olsun belediyenin bu durumu istismar ederek seçim malzemesine dönüştürmesi kabul edilemez. Böylesine bir kurnazlığın karşılığı tam anlamıyla zübüklüktür. Altını kalın çizgiyle bir kez daha çizerek hatırlatmakta yarar görüyorum; sayın İmamoğlu eğer fotoğrafını dahi görmediyseniz Kemal Sunal’ın “Zübük” filmini izlemenizi tavsiye ederim. Hem asılları ile heykelleri kıyaslama şansınız olur hem de şu an yarıştığınız belediye seçimlerinde filmin baş karakteri İbrahim Zübükzade’ye ne kadar benzediğinizi kavramış olursunuz.
Magazinsortie.com yazarı Veysel Boğatepe, Kemal Sunal Müzesi'nde ki heykelleri yerinde incelledi.