
“Yılmaz ile aynı işi yapıyoruz, hemen hemen aynı yaşlardayız. O elimi tutsa, bana bir şey ısmarlasa, aklıma bir fenalık gelmiyor. Bu bir süre böyle devam etti. Sonra bir gün Cağaloğlu’nda yürürken pat diye dükkanın birinden çıktı. Nasıl bir takiptir ki nereye gittiğimi biliyor. Neyse... ‘Sana kitap alayım mı?’ dedi. ‘Al’ dedim ben de. Hemen kitapçıya soktu, bana ‘Fareler ve İnsanlar’ ile ‘Değirmenimden Mektuplar’ı aldı ve gitti. Beğenmeyi oynamıyordu bence, beni gerçekten beğeniyordu. Ama devam ettiremedi canım benim, o kadar gençtik ki...”
